Binlerce yıl önce Anadolu topraklarında adımları yankılanmış, Troya Savaşı'ndan çok önce yaşamış bir kadının yüzü, modern bilimin sihirli dokunuşuyla yeniden doğdu. Artık, yalnızca toprak altında kalmış kemiklerinden değil, gözlerimizin önünde canlanan bakışlarından da bahsedebiliyoruz.
Gözlerinizi kapatın ve kendinizi milattan önce 2700’lere, Troya’dan da eski bir Anadolu köyüne taşıyın. Kaz Dağları'nın eteklerinde doğan sabah güneşinin altında, bronz takılarla süslenmiş genç bir kadını hayal edin. Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz; çünkü bilim insanları, bu genç kadını hayal etmekle yetinmedi, onu adeta zamandan çekip aldı ve bize gösterdi!
Çanakkale Assos yakınlarındaki bir nekropolde, yıllardır sessizce uyuyan iskelet, bugün dünyanın ilgisini üzerine çekiyor. Uzmanlar, mezardan çıkarılan kafatasını 3D tarama teknolojisiyle milim milim inceledi. Adeta sabırla dokunan bir sanat eseri gibi, kaslar, deri dokuları ve nihayet yüz hatları bir araya getirildi.
Sonuç? Elit bir sınıfa ait olduğu anlaşılan, dikkat çekici derecede güzel, 5.000 yıllık bir kadın yüzü! Omzuna dökülen dalgalı saçlar, etkileyici bir bakış, asil bir duruş… Sanki binlerce yıldır anlatılmayı beklemiş bir hikâyeyi, bakışlarıyla fısıldıyor.
Arkeologlar ve adli yüz rekonstrüksiyon uzmanları, kadının toplum içinde önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyor. Mezara bırakılan süslü takılar, zengin yaşamının ipuçlarını taşıyor. Bu kadın belki de dönemin bir şamanı, bir lideri ya da toplumun ruhani rehberlerinden biriydi. Ne olursa olsun, belli ki o çağın sıradan insanlarından değildi.
Troya'nın efsanevi kralları, Truva Atı'nın entrikaları daha ufukta bile görünmezken, Anadolu topraklarında böyle güçlü bir kadının varlığı, tarih kitaplarına sığmayacak kadar büyük bir hikâye anlatıyor.
Ve şimdi, onun sessiz yüzüyle göz göze gelmek, sadece geçmişi değil; insanlık tarihinin sessiz, ama çok derin bir yankısını duymak gibi…