Türkler, dünya tarihinin en kadim milletlerinden biridir. Milletin adı olan Türk ifadesi de tarihleri kadar geriye gider. En az 4000 yıllık bir tarih serüveninden söz ediyoruz. Bu yönüyle Türkler ve Türk ifadesinin anlamı pek çok tarihçi tarafından merak ve araştırma konusu olmuştur. 19. yüzyıldan bu yana yapılan çalışmalarda elde edilen bulgular Türk adının ve tarihinin ne denli geriye gidebildiğini ortaya koyar.
Heredot'un doğu kavimleri arasında söz ettiği Targita, İskit topraklarında yaşadıklarından bahsettiği Tyrkae'ler, daha da eskiye giden Latin yazıtlarında geçen Tyrcae, Tevrat'ta anılan Togharma, Hint kaynaklarında geçen Turukha-Thraklar, Mezopotamya'da ki çivi yazıtlarında geçen Turukku'lar, eski Çin kaynaklarında geçen Tik'ler-Troia'lar Türk kabul edilirler.
Tarih kayıtlarının dışında mistik metinlerde de Türk adına rastlayabiliyoruz. İran antik kaynağı olan Avesta'da Turac/Tur olarak geçen bölüm ile İsrailiyat'ta kaynak kabul edilen Tevrat'ta Nuh Peygamber'in torunu olan Türk adlı topluluğun aynılığı Türklerin atalarına dair sürülebilen izler arasında yer almıştır.
Özetleyecek olursak; Türk kelimesi Bizans kaynaklarında Turkoi, Fars kaynaklarında Tur/Turan, Arap kaynaklarında Etrak, Rus kaynaklarında Tork/Torki şeklinde geçer.
Türk ifadesinin Türkçe'de ki karşılığı Türük'tür; yani iki hecedir. Orhun yazıtlarında tek heceli olarak Türk şeklinde kullanılmış olması, iki heceli bu kelimenin özel isim haline dönüşmüştür. Zira Çin kaynaklarında Tu-küe şeklinde telafuz ediliyor olması etimolojik açıdan iki hece olduğunun bir göstergesidir. Aslında Türük olan iki heceli telafuz şekli, zamanla milletin adıyla özdeşleşerek tek heceli şekliyle Türk'e dönüşmüştür.
Türk kelimesinin anlamı ile ilgili tarih boyunca oluşan görüşleri şu şekilde özetleyebiliriz;
- Türk ifadesini Çince kaynaklarda rastlayan araştırmacılar, kaynkalarda geçen ifade olan T'u-küe'nin Çince'de "Miğfer" kelimesine çağrışım yapmış olması ve Türklerin yaşadığı coğrafyayı Miğfere benzetmeleri dolayısıyla Türk kelimesinin Miğfer olabileceği düşünülmüş, hatta bu görüş taraftarda bulmuştu. Ancak Çince olmayan bir kelimenin Çin ağzıyla telafuzu neticesinde ortaya çıkan tesadüfi bir anlam olması münasebetiyle zamanla bu görüşten uzaklaşılmıştır.
- Türk ifadesi, İskitçe'de Takye şeklinde geçer ve deniz kıyısında oturan adam anlamına gelir.
- 5. yüzyıldaki Pers metinlerinde Türk, Turanlı anlamında kullanılır.
- 6. yüzyıl Bizans kaynaklarında Kudretli Hun şekliyle söz konusu edilir.
- Uygurlar döneminde Türk; töreli, düzenli, olgunluk çağı, güç gibi anlamlara karşılık gelir.
- Araplar, Türk ifadesini Arapça'da ki Terk ifadesiyle anlamlandırmaya çalışmış, terk edilen millet şeklinde tasavvur etmiş hatta Yecüc-Mecüc kavminin setlerin arkasına terk edilmiş olmasından yola çıkarak Türkleri Yecüc-Mecüc kavmiyle özdeşleştirmişlerdir.
- Divan'ı Lügat-it Türk'te Türk Nuh'un oğlunun adı olarak söz konusu edilir.
- Babür devrinde (Çağatayca) Türk; mert, yiğit, cesur asker anlamlarında kullanılmıştır.
- Selçuklu döneminde, İran kültürününde etkisiyle Türk, göçebe toplumlar için kullanılır olmuş, yerleşik hayata geçenlere Şehri denmiş, Türk ve Şehri gibi bir ayrım söz konusu olmuştur.
19. yüzyıl ve sonrasında yapılan etimolojik analizlerle daha gerçekçi yorumlar bir araya geldiğinde Türk adının yürümekten gelen Yörük gibi Türemekten gelen Türük ya da Töre'den gelen Törük kavramlarıyla özdeşleştirilmiştir. Yakın zamanda ise; Töre kelimesinin de Türemekten dönüştüğü görüşü ağır basmış, nihayetinde Türeyen/Türdeş anlamına geldiği kabul görmüştür.
Türk-Turan Kavramı
Yabancı kaynaklarda Turan ifadesiyle Utal-Altay Kavimleri kastedilir. Zeki Velidi Togan, bu kavramı iki karşıt kavram olarak İran-Turan şeklinde kullanılabileceğini öne süre. Ön Asya'daki coğrafyayı İran ve Turan coğrafyası olarak kategorize etmeyi ön görmüştür ki; Pers kaynaklarında da bu şekilde kullanılmaktadır. Bazı tarihçiler Turan ifadesinin Aral Gölü cevarında yaşayan Turları işaret ettiğini öne sürmüşlerdir. Ancak bu kavmin İran kökenli bir kavim olduğu sonradan ortaya çıkmıştır. Bunun yanında Hintliler, Türkistan bölgesinde yaşayan Turuşka adlı bir kavimden söz ederler. Ayrıca Zeki Velidi Togan, Herodot'ta geçen Yurkae ile Plinus ve Pomponius'ta geçen Turkae isimlerinin Yayık ve İtil bölgelerinde yaşana bir kavme ait olduğunu düşünmektedir.
Tüm bunların dışında, Türkiye ifadesi bir coğrafi tanım olarak ilk kez Bizans Kaynaklarında geçer (M.Ö. 6. yüzyıl): Menandros'ta Türklerin yaşadığı İtil-Orta Avrupa bölgesi için kullanılan Türkiye ifadesinin 13. yüzyılda Mısır ve Suriye için, 12. yüzyıldan itibaren de Anadolu için kullanıldığını görüyoruz.