Altay dağlarının ardını, bugünkü Moğolistan coğrafyasını eski bir Türk yurdu olarak bilir ve kabul ederiz. Elbette Çin'e diz çöktüren heybetli Hun Devleti'nin, müteakiben Göktürklerin başkentini barındıran bu coğrafya Türk Tarihi için kıymetlidir. Ancak bazı yanılgılarla da yüzleşmek zorundayız. Hunların Türk olduğu gerçeğini elbette tartışmıyoruz. Ancak Hunlardan öncesine dair genel kabullerimizi gözden geçirmek zorundayız.
En eski Çin kaynakları (Shi-ji & Han-Shu), Gobi çölünün ardındaki istilacı kuzeylileri topyekün tasnif ederek aralarında bir ayrıma gitmez. Tıpkı Roma'nın Got, Germen, Hun, v.b. tüm yabancılara barbar dediği gibi. Yakından tanış oldukları Hunlar (Xiongnu) da kuzeyli barbarlardır onlar için. Çin kayıtlarındaki bu genelleme, Hunlardan önce Çin topraklarında hüküm sürmüş Xouları da içerisine alır. Böylelikle biz de, varlığı MÖ 10. yüzyıla kadar giden bu gizemli devleti Türk Tarihi'ne mâl ederiz. Elbette Berthold ve Clauson gibi isimler de bu fikirdeydi. Ancak son 20 yılda gerçekleşen genetik analizler bize geçmişimize dair somut ve sarsıcı bilgiler sundu.
Moğollar, erken Çin tarihi hafızasında Hunlar kadar yer edinemediklerinden bizler bu kadim toplumu, Türk idaresindeki bir azınlık olarak kabul etmişizdir. Hatta Çin ve Roma'nın bize layık gördüğü barbar kavramının bir benzerini biz de Moğollara layık gördük ve onlara tat/tatar dedik. Ancak ortaya çıktı ki; Moğolların atalarından pek çok şey öğrenmişiz.
2024 Mart ayında yayınlanan bir genetik araştırmaya göre, Çin'de MÖ 1046-256 yılları arasında hüküm süren Çou (Zhou) Hanedanlığının, Kuzey'den gelerek Sarı Nehir'i geçip Çin topraklarında hakimiyet kuran Sienpiler tarafından kurulmuş olduğu ve neredeyse bir milenyum boyunca istikrarlı bir hakimiyet tesis ettiğini ortaya koyuyor (1).
Bu veri, Moğolların devlet kültürünü Hunlardan en az 800 yıl daha eskiye dayandığını gösterir. Aslında şaşırmamak gerekir, zira Hunların iktidarını sarsan Siyenpiler (Xianbei), Hun saltanatının ardından kurdukları devletle 300 yıl ayakta kaldılar (315 - 618) ve yerlerini, yine soydaşları olan Rouran (Cücen) devletine bıraktılar. Göktürk Devleti de, 552'de Tarih sahnesine çıktığında, Rouran devletinin tahakkümü altında yaşamaktaydı. Türkler, hükümdarlarına verdikleri Khagan unvanını da yine Rouranlardan almışlardı.
Biz, batılı tarihçilerin kendilerini medeni ve üstün, rakiplerini ise yabani ve aşağılık görmesinden muzdarip iken, benzeri bir muameleyi, kültür ve tarih paydaşımız olan Moğollara yaparak kendimizle çelişmiyor muyuz?
1- Du, Paxin. (2024). Ancient genome of the Chinese Emperor Wu of Northern Zhou. Current Biology, 34(7)