2 Bin yıl öncesine giderek Türklerin nasıl göründüğünü, fiziksel ve tipolojik özelliklerini görmek imkanımız olsa? Pek olası gibi görünmese de arkeolojik buluntular bu konuda geçmişe ışık tutuyor.
Resimde gördüğünüz Taştık Kültürüne ait ölüm maskelerinden biri. Tartık kültürü ölü gömme gelenekleri güçlü olan bir toplum. Beden çürümeden önce yüze uyguladıkları alçı ve kurutulan derilerle yüz ifadesini kaydedip bir takım tipolojik bilgileri günümüze kadar ulaştırmış.
Bilgisayarlı Tomografi tekniğiyle elde edilen veriler ışığında gömülerin kafatası, yüz şekli ve buluntulardan elde edilen biyolojik kalıntılarla genetik verilere ulaşabiliyoruz. Bu veriler bize ne anlatıyor?
Taştık Kültürü
Söz konusu buluntular Taştık Kültürü'ne ait. Bu buluntular, Taştık kültürün merkezi kabul edilen Yenisey bölgesi, Minusinsk Havzasında gün yüzüne çıkartıldı. Taştık Kültürü, MS 1-4. yüzyıllar arasında varolmuş, Tagar kültürünün devamı olarak Türk Kültürünün oluşum evreleri içerisinde değerlendiriliyor. Buradan hareketle Taştık insanları, günümüzden 16-19 yüzyıl önce yaşamış olan Türklerin atalarındandır diyebiliriz.
Taştık Kültürü, önceleri Hint-Avrupalı olarak yorumlansa da tetkik edilen verilerin çoğalmasıyla Yenisey Kırgızlarının genetik bütünlüğüne daha yakın olduğu tespit edilmiş, günümüzde Türkleri meydana getiren kültürel-genetik oluşumlardan biri olduğu genel kabul halini almıştır.
Bu kültürün arkeolojik bakiyelerinde göze çarpan hayvan motiflerinin İskit-Altay üslubunda olduğu da düşünülecek olursa hem Göktürkler, hem Hunlar hem de Hun öncesi İskitler dönemiyle ilişkilendirilebilir olması bize önemli veriler sunuyor.
Taştık Kalıntıları ve Taştık Maskeleri
Taştık insanları, ölülerini yeraltı türbelerine (kriptos) defnederek ebediyete uğurluyorlardı. Bu ritüel dahilinde ölüyle birlikte gömülen muhtelif eşyalar, oyma eserler ve mini heykeller ölümden sonraki yaşama olan inanç ve verdikleri önemi yansıttığı gibi ölülerinin bedensel bütünlüğüne de özen gösterdiklerini anlamamızı sağlıyor.
Defin işleminden önce ölünün yüzüne bağlanan kumaş ve derinin boyanması geleneğinin yanında kimi zaman kurutulmuş deriyle kimi zamansa alçıyla yüz şekli muhafaza ediliyor, yapılan maske boyanarak bir anlamda yüz hatları ölümsüzleştiriliyordu.
1969'da Oglakhty mezarlık alanında gerçekleştirilen kazıda ortaya çıkan bu görüntü başarılı bir maskeleme uygulaması örneği olarak dikkat çekiyor.
2016'da gün yüzüne çıkartılan bu örnekte ise çok daha detaylı verilere ulaşabiliyoruz. (The State Hermitage Museum)
Bilgisayarlı tomografi tekniğiyle yapılan taramada yüz şekli daha da netleşiyor ve şaşırtıcı görüntüler ortaya çıkıyor.
Ortaya çıkan buluntuda ki örnek, kahverengi saçlı, açık renkli gözlü ve kafatası yapısı Mongoloid olmaktan uzak. Ancak genetik araştırmalar henüz tamamlanmış değil.
Tagar Kültürüne ait en yakın genetik araştırma 2009 yılında Human Genetics dergisinde yayınlandı. Çalışmada Hakasya bölgesinden çıkartılan toplamda 5 kadın, 1 erkek bireyden elde edilen bulgular ise çeşitlilik arz ediyor. Kadın bireylerin HV, H, T1, C ve N9a mtDNA'ya sahip olduğu, tek erkek bireyin ise R1a1 Y-kromozomuna sahip olduğu anlaşıldı.