Genetik bilimciler, atın ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından evcilleştirildiğine dair yeni bulgular elde etti. Nature dergisinde yayınlanan çalışmaya göre atlar, 4200 yıl önce Kafkas dağlarının kuzeyinde yaşayan insanlar tarafından ulaşım amacıyla evcilleştirildi (1).
Daha önce (2009) elde edilen bulgularda atın Kazakistan bozkırlarında yaşayan Botay kültürü tarafından, yaklaşık olarak 5000 yıl önce evcilleştirildiği ortaya konulmuştu (2). Bulguların daha detaylı incelenmesi ve yorumlanmasıyla; Botay kültürünün atları et ve süt kaynağı olarak evcilleştirmeye çalıştığı ancak başarılı olamadığı sonucuna ulaşıldı. Diğer taraftan MÖ 2200'de Kafkas dağlarında evcilleştirilen atların ulaşım amacıyla evcilleştirildiği ve başarılı olunduğu anlaşıldı.
Genel bir kanı olarak atın Yamnaya kültürü tarafından evcilleştirildiği düşünülüyordu. Ancak Moleküler Arkeolog Ludovic Orlando, bu tezin sorgulanması gerektiğini ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalarla 50 Bin yıl öncesine kadar yaşayan 475 antik ve 77 modern atın DNA'sını incelendi ve karbon tarihlendirmeleriyle bir zaman çizelgesi oluşturuldu. Orlando ve arkadaşlarına göre atın yaşam alanlarının yayılışı, sanıldığı gibi Yamnaya kültürünün demografik yayılışıyla, yani Hint-Avrupalı göçleriyle örtüşmüyor.
Orlando'nun da ortaya koyduğu verilere göre evcilleştirilen atların yayılışı, Yamnaya göçlerinden 800 yıl sonra gerçekleşmiş, Yamnaya insanları atın üstüne göç etmemiş, atların binek olarak kullanılması, Yamnaya göçlerinden 800 yıl sonra mümkün olabilmiştir. Bu araştırmaları inceleyen, Colorado Boulder Üniversitesi'nden arkeozoolog William Taylor, Yamnayalıların at binicileri ve çobanlar olmadığı fikrinin "bilim camiasında yutulması zor bir hap" olduğunu söylüyor. Taylor, Yamnaya kültürünün atı evcilleştirmediği ve kullanmadığını koyuyor ve "bu, genetik kanıtların sağladığı kesin bir gerçekliktir" diyerek altını çiziyor.
Hint-Avrupa Teorisi Temelden Sarsıldı
Hint-Avrupa Göç Teorisi, batılı tarihçiler tarafından sıkı sıkıya savunulur ve medeniyetin öncüleri olarak ataları olan Hint-Avrupalıları konumlandırırlar. Bu teoriye göre MÖ 3.000'lerde Ukrayna bozkırlarında yaşayan Yamnaya insanları atı evcilleştirmiş, atlı çobanlık kültürünü geliştirmiş, ölülerini kurganlara gömmüş, batıya ve doğuya göç hareketine girişerek "yüksek medeniyetlerini" dünyaya yayarak MÖ 1500'lerde bir taraftan Hindistan üzerinden İran'a, diğer taraftan Avrupa içlerine ve Anadolu'ya ulaştırmıştır.
20. Yüzyılın başlarında Gimbutas tarafından ortaya atılan bu teori, batılı tarihçiler tarafından kısa zamanda benimsenmiş ve hararetle savunulmuştur. Bu teoriye göre; üstün ve medeni ırk olan Avrupalılar, istila ettikleri topraklara medeniyet götürmüş, diğer basit ve aşağı ırkları kendi seviyesine yükseltmiştir. Bu üstünlük anlayışı, Marksizmin doktrinleriyle de Almanya'da Nazizmi, İtalya'da Faşizmi motive etmiş, Panslavizmin katliamlarını meşrulaştırmış, İngiltere, Fransa ve diğer emperyal güçlerin sömürge faaliyetlerine "makul gerekçeler" kazandırmıştır.
Diğer taraftan bu teori, Türk Tarihi'nin Orta Asya'daki varlığını yok sayarak Bozkır medeniyetini tümüyle kendilerine mâl eder ve Türklerin kültür sahasını Altay Dağlarının ardına, Moğolistan bozkırlarından öteye geçmiş olabileceğini reddeder. Yine bu anlayışa göre kültürel bir devrim olan atın evcilleştirilmesi, teknolojik bir devrim olan Demir Çağı'nın başlaması, bu yüksek, medeni ve üstün Avrupalı ırkın eseri olmalıdır.
Moleküler biyolog Orlando'nun atların genetik geçmişleri ve yaşam-yayılım sahaları üzerine yaptığı bu çalışma, ilk evcil atların nerede ve ne zaman yaşadığını ortaya koyuyor. Orlando'nun çalışması atın, ilk olarak MÖ 2200'lerde Kuzey Kafkas dağlarında evcilleştirilildiğini ve kısa süre içerisinde yayılım gösterdiğini ortaya koyuyor. Oysa Hint-Avrupa tezine göre Yamnaya insanları MÖ 3000'den itibaren göç hareketlerine girişmiştir. Arkeozoolog Taylor da bu bilgilere göre Yamnaya insanlarının sanıldığının aksine bu göçleri at sırtında gerçekleştirmiş olamayacağının altını çizmektedir. "yutulması zor bir hap" olarak ifade ettiği bu gerçek, Hint-Avrupa tezinin üç temel dayanağından birinin artık geçersiz olduğu anlamına geliyor.
Gimbutas'ın tezinde dayandığı ikinci temel dayanak olan Kurgan hipotezi ise Sintaşta kültürüne ait kalıntıların ortaya çıkması ile sarsılmıştı. Gimbutas, arkeolojik buluntulara göre Kurganlarının ilk örneklerine Yamnaya kültür sahasında rastlanmış, diğer Kurgan kalıntılarının tarihleri ise bu tarihten sonraya tekabül etmiş olmasından yola çıkarak Kurganların Hint-Avrupalıların ataları olan Yamnaya insanlarına ait bir gelenek olduğu sonucuna ulaşmış, ancak 20. yüzyılın ortalarından itibaren yapılan kazılarda Kurganların Yamnaya sahasında ortaya çıkmadığı, yayılım sahasının da Yamnaya göçleriyle paralellik arz etmediğinin anlaşılmasıyla Kurgan hipotezinin temel argümanları tartışılır hale gelmişti.
1. Orlando, L. (2024). Widespread horse-based mobility arose around 2,200 BCE in Eurasia. Nature. https://doi.org/10.1038/s41586-024-07597-5
2. https://www.sciencenews.org/article/horse-domestication-traced-ancient-central-asian-culture