Tarih Nedir? Bu soru, hem olabildiğince genel hem de cevapları bakımından bir o kadar nicelikli bir sorudur. Tarih, göreceli olması bakımından tasviri cümle içinde farklı anlamlar taşıyabilmekle birlikte temelde anlam kökü bakımından tek bir hususu ifade eder ; Zaman.
Zaman, insanoğlunun hesaplama ve kategorize etmesiyle Tarih haline gelmiş, kategorize edilen Zaman evrelerine isimler verilerek anlaşılır olması sağlanmıştır. Anlam köküne indiğimizde Tarih Nedir sorusunun öz yanıtı başlı başına bir mevhum olan zamanın isimlendirilmesidir diyebiliriz. Bu bakımdan Tarih Bilimi, mana bakımından yanlış bir unvan ile anılmaktadır. Doğru anlamı yüklemek istersek “İnsanlığın Geçmişi” diyebiliriz. Zira Tarih Biliminin referans kabul edilen otoriteleri ve ülkeleri, bu bilim dalına Zaman değil “Geçmiş” derler.
Özetleyecek olursak “Tarih Nedir?” Sorusunun bizim sorduğumuz manada yanıtı “İnsanlığın Geçmişidir” diyebiliriz. Bu noktada, “Tarih Nedir?” sorusunun içerisinde yatan diğer tüm soru işaretlerini, Tarih Biliminin bakış açısı, yöntemleri, kapsama alanları ve doğrudan ya da dolaylı olarak muhatap olduğu diğer kuramları irdeleyerek yanıtlandırmamız gerekecektir.
Tarih Nerede Başlar?
Tarih Nedir? Sorusunun ilk alt başlığı muhakkak ki “Tarih Nerede Başlar” sorusudur. Tarih, her ne kadar insanoğlunun varoluşu ile ilgilense de, dolaylı olarak İnsanlığın varoluşundan önceki dönemleri de içerisine almak zorunda kalır. Bu bakımdan Tarih, zamanın başladığı nokta da Zamanla birlikte başlar. Zamanın başlangıç ve bitiş noktası olmadığından Tarih, sonsuz bir ilim olarak karşımıza çıkacaktır. Bunun yanında Başlangıç noktası günümüz, yani bugünün ta kendisidir. Diğer tüm bilimlerin aksine Tarihin başlangıç noktası sürekli değişmek ve güncellenmek zorundadır. Ulaşabildiği son noktası ise Bigbang olarak anılan Yaratılış anıdır. Özetleyecek olursak, Tarih Bilimi bugünden başlar ve sonsuz geçmişe kadar uzanır. Ulaşılabildiği son nokta ise, ancak sis bulutlarının içerisinden görülebilen Yaratılış anıdır.
Tarih Neleri Kapsar?
Tarih, insanoğlunun her eylem ve söylemini içine alır. İlk insanın çoğalarak ilk toplumu meydana getirmesi ile ilk etapta toplumları kapsar. Sonrasında ise Toplumların kendileri has alışkanlık ve davranışlarıyla oluşturdukları toplumsal yapı olan Kültürleri içerisine alır. Müteakiben, birbirinden ayrılan toplumların özelleştirdiği Kültürlerin meydana getirdiği Medeniyetleri içerisine alır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, Tarih’in neleri kapsadığı sorusunun yanıtı sırasıyla, Toplum, Kültür ve Medeniyet olarak yanıtlanabilir.
Bu üç ana başlık altında ise ayrı alanlar ve dallar karşımıza çıkacaktır. Toplum Tarihi alanı, insanoğlunun farklı Irklar haline gelmesi ile ayrışmaya başlaması, birbirlerinden biyolojik olarak farklılaşması ve Etnik unsurları oluşturması olarak Tarihin üç temel ayağından birisi olarak karşımıza çıkar. Kültür Tarihi alanı ise toplumların meydana getirdiği kültürleri, dilleri, davranış alışkanlıkları ve toplum olarak hareket biçimlerini irdeler. Medeniyet Tarihi ise toplumların, müstakil kültürleri ile meydana getirdikleri siyasi idare biçimleri, meydana getirdikleri medeniyet eserleri ve diğer medeniyetler ile münasebetlerini inceler.
Muhakkak ki Tarih bilimi, tüm alanları ile birbirlerine bağlantılı ve muhtaçtır. Bu bakımdan toplum, kültür ve medeniyet tarihleri muhakkak ki birbirlerinden beslenmekte, desteklenmekte ve birbirlerine tesir etmektedirler.
Tarih Biliminin Yöntemleri?
Tarih Bilimi, sunduğu bilgilerin temini bakımından kapsadığı alanlar kadar çeşitlilik arz etmektedir. Tarihi bulguları ortaya çıkartan bilgilerin temin edilmesi, derlenmesi, yazıya dökülmesi, yorumlanması, farklı yorumlara açılması ve teyit-tenkit süzgecinden geçirilmesi amacıyla muhtelif yol ve yöntemlerle geliştirilmektedir. Bu evreler, sırasıyla Kaynak Arama, Tasnif, Tahlil, Tenkit ve Terkib olarak belirlenmiştir. Tüm dünya tarihçileri, Tarih bilimini bu menval ve kapsamda değerlendirir ve kullanılabilir veri haline getirirler.
Kaynak Arama : Bulgu niteliği taşıyan tüm materyal, iz, emare ve bilimsel tespitler hammadde olarak kullanılır. Kaynakların aranması, elde edilen kaynakların tarihsel bulgu olarak değerlendirilebilecek niteliğe sahip olduğunun anlaşılması ile tarih bilimine hammadde sunulur. Bu alandaki bilim dallarının başında Arkeoloji gelmektedir.
Tasnif : Elde edilen kaynakların Tahlil edilebilmesi amacıyla düzenlenerek tasnif edilmesi işlemi, Kaynak Arama etabından sonraki ara evre olarak karşımıza çıkar. Belgelerin doğru incelenebilmesi, daha hızlı tahlil edilebilmesi ve karşılaştırılabilmesi için Tasnif mühim bir evredir.
Tahlil : Bulguların tahlili, üzerinde çalışılan konu ile ilgili kaynakların doğruluğu, zaman ve mekan bütünlüğü ve güvenilirliği ile ilgili çalışmaların gerçekleştirilerek bulguların bilgi haline gelmesini sağlayan evredir. Tahlil evresi ile tarihsel bilgilerin ne denli itibar edilebilir olduğu bir filtreden geçirilerek bilimselliği ve tutarlılığı teyit edilir. Tahlil evresinden sonra bilgi, tarihsel bir değer kazanır.
Tenkit : Tenkit evresi, bilgi haline gelen tarihsel bulgunun tahlilinden sonra, söz konusu bilginin doğruluğunun ve itibar edilebilirliğinin sınandığı evredir. Tenkit evresinde, tahlil edilen bulgu karşıt ve ihtilaflı bir bakış açısıyla değerlendirilerek olası hataları ve yanlışları sınanır. Böylelikle doğruluğu tahlil edilmiş olan bilginin paralel tarihsel kayıtlar ile tezat oluşturup oluşturmadığının incelenerek teyit edilir.
Terkip : Terkip evresi, tarihsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin tahlil ve tenkidinden sonra kullanılabilir hale getirilmeye hazırlanması ve bilgi dağarcığına eklenmesi işlemidir. Terkip edilen tarihsel bilgi, Terkip evresinden sonra araştırmacılar ve bilgi edinmek isteyenlerin ulaşabilmesi amacıyla yazılı, görsel ve diğer muhtelif yöntemlerle anlaşılabilir ve anlatılabilir olmasını sağlar.
Tarih Nedir? Sorusunun cevabı, yukarıda belirtildiği gibi bilimsel ve algısal olmasının yanında görecelidir de. Tarih’in bilim ile münasebeti, muhakkak ki insanın tarih ile münasebetinden daha önemli değildir.
Tüm bu bilimsel ve mantıksal bakış açılarının ötesinde, Tarih bilimini daha anlaşılabilir hale getirmek istersek şu açıklamayı yapmak daha izah edici olacaktır; Tarih, toplumların hafızası ve geçmişidir. Her insan, geçmişinde biriktirdiği hatıralarını, tecrübelerini, hatalarını ve başarılarını hafızasında tutarak bu bilgilerden aldıkları dersler ve tecrübeler ile yeni kararlar verirler. Her insan, karakteri ve yapısı ne olursa olsun geçmişlerinde yaşadıkları kötü anlardan ders çıkartır, güzel anlardan ise keyif alırlar. İşte bu bağlamda, Tarih toplumların geçmişidir diyebiliriz. Her toplum, müstakil alışkanlıkları, kültürleri, değerleri ve farklılıklarıyla kendi istikballerini, geçmişlerinde edindikleri tecrübeler ve hatıralar ile şekillendirir, toplumsal geçmişlerindeki başarılarından keyif alarak başarısızlıklarından ders çıkartırlar. Tarihini, yani toplumsal geçmişini hatırlamayan bir toplum, hafızasını kaybetmiş bir insandan farksızdır.