Türk Kültürünün oluşum ve gelişim süreci 7 Bin yıl geriye gidilerek takip edilebilmektedir. Buradan hareketle Türk kültürünün ortaya çıktığı saha, tarihsel derinlik ve elde edebildiğimiz verileri bir araya getirdiğimizde elimizde birbirini takip eden süreçlerin söz konusu olduğunu ve kronolojik bir sıralama bulunduğunu söylememiz mümkündür. Türk Kültürü bu yönüyle hiç şüphe yok ki tarihsel derinliği takip edilebilen en kadim millet olarak önümüze çıkar. Dünya Medeniyetlerinin en kadim ve köklü olanları Mısır ve Sümer Medeniyetleridir. Türk Tarihi ve Türk Kültürü söz konusu olduğunda izlerini M.Ö. 5. Bin yıla kadar takip edebildiğimiz bir derinlik ortaya çıkar. Ancak elimizdeki veriler bir genel kabul oluşturabilmekle beraber geniş bir coğrafya söz konusudur. Bu nedenle akılcı ve rasyonel analiz edilmesi hem Türk Tarihinin kadim dönemlerini aydınlatmada hem de temas halinde olduğu diğer toplum ve medeniyetlerin izlerini sürebilmemizi sağlayacak argümanlar barındırması bakımından Dünya Tarihi açısından da büyük önem arz etmektedir.
Türklerin Anayurdu olarak gördüğümüz kadim coğrafyaya Türkistan (Ural-Altay Dağları) diyebiliyoruz. Zira bu coğrafya hem bugün, hem tarihin hemen her evresinde Türkler tarafından iskan edilmiş ve Türk Medeniyetinin izleri adeta coğrafyanın kendisi kadar bariz hale gelmiştir. İşte bu coğrafyada, farklı çağlarda farklı formlarla ortaya çıkan ancak gelişim süreçleri bakımından bir bütün olarak kabul edilen tarihsel evrelerden söz ederek Türk Kültürünün kökenine inebiliriz.
Türk Kültürünü kronolojik olarak şu kültür silsilesiyle takip edebiliyoruz;
Anav > Kelteminar > Afanasyevo > Andronovo > Karasuk > Tagar - Taştık
Bu tarihsel evrelerden sonra yazılı tarih kaynaklarında geçen Türk Toplumlarının sahip oldukları çeşitli kültürlerin analizini yapabiliyor ve Bozkır Kültürü şeklinde genellediğimiz kültür evrimini evrelere ayırabiliyoruz.
Anav Kültürü
Türk kültüre dair en derin izleri görüldüğü kültür potası Anav Kültürüdür. M.Ö. 5000-3000 yıllarına tarihlendirilen bu kültürün merkezi Aşkabad'da bulunan Anav bölgesidir. Bu kültür şaşırtıcı şekilde çağının ilerisinde bir yapıya sahiptir; güneşte kurutulmuş tuğlalardan ev yapımı, koyun ve sığır yetiştiriciliği, tarım ve çiftçilik gibi yetenekleriyle yerleşik kültürlerin en eskilerinden biri durumundadır. Ayrıca Anav Kültürü ve bu kültüre mensup toplumlar Sümer Medeniyetinin kurucu unsurları olmuşlardır. Batılı Tarihçiler, önceleri, zorlama bir yorumla Anav'ı Batı Medeniyetinin kökeni olarak kabul etmişler ancak elde edilen bulgulardan yola çıkılarak öne sürülen tenkitlerle bu iddiadan vazgeçmişlerdir. Zira Anav insanlarının Hazar'ın güneyine ulaşmaları ancak M.Ö. 1500'lerde söz konusudur.
Anav bölgesi atın ilk evcilleştirildiği ve binek olarak kullanılmaya başlandığı bölge ve kültürdür. Buradan hareketle hem coğrafi hem kültürel izlerin eşleştirilmesi bakımından Anav kültürüne yakın addedilebilecek tek kültür çevresi Türk Bozkır Kültürü olmalıdır. Zira ardılı olan Andronovo ve Anafasyevo kültürleri ile hem coğrafi hem kronolojik devamlılık bakımından çok daha yakındır.
Kelteminar Kültürü
Türkistan coğrafyasının kadim kültürlerinden biri olan Kelteminar Kültür Çevresi, içerisinde üç kültür bölgesi barındıran, diğer kültürlerden daha geniş bir coğrafyada var olduğu görülen M.Ö. 5000-3000 yıllarına tarihlenen, kültürel bütülüğü bakımından zengin bir toplumu işaret eder. Akça - Tuzkan - Uzboyan şeklinde üç ayrı gruba ayrılan Kelteminar kültürünün en dikkat çekeni Akça grubudur. Akça grubu Kelteminar toplumlarının izlerini Sır Derya ırmağı boyunca takip edebiliyoruz. Zerefçan Irmağı boyunca izleri takip edilen Tuzkan grubu ve Karakum çölünün eski akarsu ve dere yatakları boyunca karşımıza çıkan Uzboyan grubu, birbiriyle ilişkili bütünüyle bir kültür çevresi karşımıza çıkartır. Bu kültürün en dikkat çeken özellikleri, balık oltasını andıran tek kanatlı ok uçları ve evin dışında yapılan pişirme ocaklarıdır. Yine aynı şekilde At, koyun ve sığırın yanında domuz yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Türkistan coğrafyasında Domuz yetiştiriciliği ve tüketimi görülen tek kültür çevresi Kelteminar kültürüdür. Anav kültürü ile ilişiği oldukça önemlidir. Bölgede yerleşik hayat izleri görülmesi bakımından Anav Kültürünün devamı niteliğinde değerlendirilir.
Afanasyevo Kültürü
Türkistanın Bozkır Kültürünü ortaya çıkartan süreçte en önemli dinamiği durumunda olan kültür ağı şüphesiz Afanasyevo Kültür çevresidir. Bir diğer adı Abakan Kültürü olan Afanasyevo kültür çevresi M.Ö. 3000-1700 yılları arasında İtil Nehrinden Altay dağlarına kadar uzanan geniş bir coğrafyayı içerisine alır. Bu kültürün en zengin izlerini Minusinsk'de ortaya çıkartılan 80 mezardan oluşan kalıntılarda görebiliyoruz. Kelteminar kültüründe olduğu gibi çakmak taşından yapılan ok uçlarının yanında kemik iğneler, bakır tellerden yapılan küpeler ve muhtelif maden işleme aletleri gelişmiş bir kültürün izlerini taşır. At ve koyun yetiştiriciliği de yine Kelteminar kültüründen kalan özellikler olarak dikkat çeker.
Andronovo Kültürü
Türk Bozkır Kültürünün ortaya çıkışı olarak düşünülen Andronovo Kültürü M.Ö. 1700-1200 yılları arasında, Minusinsk bölgesinde ortaya çıkmıştır. Afanasyevo kültürünün Kuzey-Doğu uzantısı olan bu kültür çevresinde Türk Kültürünün bariz izlerine rastlayabiliyoruz. Aynı şeklide Türklerin tarih öncesi dönemlerde bu bölgeden göç ettikleri düşünülmektedir ve göç haritaları Andronovo Kültürü merkez alınarak oluşturulmuştur. Bu kültürü ortaya çıkarttığı düşünülen Brakisefal (Beyaz) Atlı Savaşçı toplum Türklerin ataları olarak kabul edilir.
Andronovo kültürünün en dikkat çeken kalıntıları Bronz ve Altın madenlerinden imal edilmiş eşyalardır. Tarihte bronz ve altını ilk kullanan toplumlar Andronovo insanlarıdır. Öyle ki; Tuncu işlemeyi Çin'e götüren Andronovo'lardır. Aynı şekilde balçık ve taş kalıplar kullanılarak madeni silahların üretimi ilk olarak Andronovo kültüründe görünmektedir.
Karasuk Kültürü
Türk Kültürünün oluşumunda önemli bir evre olarak karşımıza çıkan Karasuk Kültürü, M.Ö. 1200-700'lü yıllarda adını aldığı Karasuk Irmağı, Kögmen Dağları, Kemçik, Abakan, İrtiş, Yenisey bölgesinde ortaya çıkmıştır. Andronovo insanlarının güneye ve doğuya doğru, Mongoloidlerin ise kuzey ve batıya yayılmalarının kesişmesi neticesinde; Europoid-Mongoloid etkileşimli bir kültür çevresi ortaya çıkmıştır. Andronovo'lu Brakisefal ve Moğol kökenli Mongoloid kitlelerin bir bölgede karışımı neticesinde Kuzey Çin'de ortaya çıkan bu toplum, o güne kadar Asya'da teknik seviyesi en yüksek kültür çevresini meydana getirmişlerdir. Demir madenini bulan Karasuk insanları o güne kadar ki en dayanıklı materyalı ve savaş gereçlerini üretmeyi başarmışlar, at yetiştiriciliği ve kullanımı konusunda rakiplerinden daha üstün halde olduklarından ve sayıca çok olmamalarına rağmen rekabet ortamında büyük bir avantaja sahip hale getirerek hızla çoğalmalarına ve çevre kültürleri etkilemelerine yol açmıştır. Bu toplum Çin ile ilk teması sağlamışlar, Chou hanedanlığının kurucu unsuru olmuşlar, tarih sonrası çağlarda da Hun, Göktürk, Kırgız halklarını meydana getirmişlerdir.
Altın işçiliğinde büyük maharet sahibi haline gelen bu toplum, bakıra arsenik ve kalay karıştırarak metal kalitesini de yükseltmişler. Buradan hareketle yaşadıkları çağın teknolojik üstünlüğünü ele geçirdiklerini görebiliyoruz.
Tagar ve Taştık Kültürleri
Yine Minusinsk bölgesinde karşımıza çıkan Tagar kültürü, M.ö. 700'lü yıllarda karşımıza Tagar kültürü olarak çıkmıştır. Minusinsk'de mukim olan Karasuk kültürü, batıdan gelen Brakisefal göçleriyle evrilmiş ve Tagar kültürüne evrilmiştir. Bu evrilme neticesinde Mongoloid ağırlıklı Karasuk insanları, Brakisefal grupların katılımı ile genetik olarak farklılaşmış ve kökeni takip edilebilen yeni bir kültür çevresi meydana getirmiştir. Söz konusu kültür M.Ö. 300'lerde yeniden evrilerek bu kez karşımıza Taştık kültürü olarak çıkar. Bu kültürün izleri, Türklerin yazılı kaynaklarda görebildiğimiz nitelik ve özelliklerine çok yakın unsurlar barındırdığından yorumlamamız daha kolaydır. Otağ biçiminde yuvarlak evler yaparak çatısından duman çıkabilen, çevresindeki duvarlar çit ile örülüp balçık ile sıvanarak dayanıklı hale getirilen yerleşik hayat izlerine rastladığımız Taştık kültürü Atlı konar-Göçer Türk Kültürünün yerleşik haldeki bariz örneği durumundadır. Bu kültürdeki izlerden elde edebileceğimiz en önemli çıkarım; Türkler mecbur oldukları ve çevre-tabiat şartlarına uyum sağlamak amacıyla konup-göçmek zarureti hissetmişler, gerekli coğrafi-iklimsel özelliklerle karşılaştıkları zaman yerleşik hayatı benimsemişlerdir. M.Ö. 2. yüzyıl itibariyle gördüğümüz Konar-Göçer Bozkır Kültürü, öncesinde Taştık kültürü çağında yerleşik hayat ve belirli coğrafi sınırları olan bir kültür meydana getirmişlerdir.
Kültür Devamlılığı
Söz konusu kültür coğrafyaları karşımıza üzerinde yorum yapabileceğimiz, hatta bir genel kabul ortaya koyabileceğimiz hatları belirli bir mantık çerçevesi sunar. M.Ö. 5000'lere kadar izlerini takip edebildiğimiz bir kültür silsilesi Türklerin ortaya çıkışının bir kronolojisi gibidir.
Son buzul çağının (M.Ö. 10Bin) sona ermesiyle birlikte Kuzey Hazar enlemi boyunca buzlarla kaplı olan kuzey coğrafyası çözülmeye başlanmış, bu çözülme sayesinde sulak ve bereketli bir coğrafya halini alan Hazar-Altay-Tanrı Dağları üçgeni insanoğlunun çoğalması için elverişli ortamı hazırlamıştır. M.Ö. 5.000'de ortaya çıkan ve Sümer Medeniyeti'nin de kurucuları olan Anav insanları Hazar'ın güney doğu bölgesinde kurdukları yüksek medeniyeti 2 Bin gibi uzun bir dönem devam ettirmişlerdir. Buzulların giderek kuzeye çıkması dolayısıyla sulak bereketli Doğu Hazar coğrafyasının iklimsel değişikliklere maruz kalması bu toplumun kuzeye göçlerine yol açmış ve M.Ö. 3000'de Afanasyevo kültürünü ortaya çıkartmıştır. Buradan geniş alanlara yayılma imkanı bulan Afanasyevo insanları, batıda İtil doğuda Altay Dağlarının doğusuna kadar yayılmayı başarmışlar, söz konusu kültür rekabeti ortamında doğuda Andronovo kültürünün öncüleri olmuşlardır. M.Ö. 1700'lerde Andronovo, ardından Karasuk ve nihayet Tagar-Taştık kültürleri şekilnde takip edebildiğimiz bu kronolojik serüven Türkleri ortaya çıkartmış ve artık Türklerin tarihini yazılı kaynaklardan takip edebilmemize imkan sağlamıştır.