Mezopotamya tarihinin dikkat çeken, hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz ancak eldeki bilgilerle Türk Tarihi ile örtüşen M.Ö. 2 Bin'lerin bölgesel gücü Hurriler ve ihtilal sonrasında değişen adıyla Mitanniler'i konu edeceğiz.
M.Ö. 2. Bin yılın başlarında tarih sahnesine çıkan Hurri Krallığı'nın izlerini Mısır ve Hitit arşivlerinin yanı sıra Tevrat kaynaklarında da görebiliyoruz. Hititlerin Hurri, Tevrat'ın Horit, güney mezopotamyada ise Subari olarak söz ettiği bu güçlü krallık, MÖ 14. Yüzyılda Mısır Krallığıyla boy ölçüşebilecek güce ulaşmıştı. Levant, Kuzey Suriye, Babil ve Güneydoğu Anadolu'nun içlerine uzanan geniş coğrafyada hüküm süren Hurrilerin hangi kültürün yada milletin öncüsü/ardılı olduğu kesin bir ifadeyle ortaya konulamıyor. Ama Türk Tarihinden derin izler ve Türk Kültüründen önemli bakiyeler taşıdığını görebiliyoruz.
Boğazköy ve Ugarit'te bulunan Hurrice metinler çözümlendiğinde ortaya çıktı ki Hurriler ne Semitik nede Hint-Avrupa dillerini konuşmuyorlardı. Tıpkı Türk Tarihinin izlerine rastladığımız Elamlılar, Gutiler ve Subirler gibi. Urartu ve Hatti dillerinin de içerisinde yer aldığı Kafkas dil ailesine mensup olan Mitanniler bu yönüyle Urartuların öncüleri kabul edilebilir. Bu noktada Kafkaslar söz konusu olduğunda tam da çağdaşı olan bir Kafkas Türk grubu vardır ki bakış açımızı tazeliyor; Kimmerler!
Kimmerler MÖ 2 Bin'li yıllarda Kırım-Kafkas-Hazar bölgesinde ortaya çıkmış, MÖ 8. Yüzyılda Saka akınlarıyla yok olana dek Kafkas-Karadeniz hattının hakim gücü olmuştu. MÖ 15. yüzyıllarda Hurrilerde gördüğümüz Kafkas Dili ve Türk Kültürü öğeleri Kimmerlerlerin güneye gelmesiyle anlamlandırılabilir mi? Açıkçası elimizdeki tek geçerli olasılık bu.
Hurriler MÖ 2 Binlerde bölgesel güç haline gelmiş olsalar da Hurri dilinin MÖ 3 Bin yılın son çeyreğine kadar gittiğini görebiliyoruz. Nippur'da bulunan Akad dönemine ait bir metinde Hurrice isimlere rastlıyoruz. Bu metinde Hurrice isimli iki kadının birbirine dokumalar gönderdiği nakledilir. Diğer Akad ve Hitit metinlerine baktığımızda da Hurrilerin Kuzey Suriye, Kuzey Irak, Kuzey Batı İran ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşadıklarını ve beyliklerden oluşan küçük siyasi birimler içerisinde varlıklarını devam ettirdiklerini görüyoruz.
Öyle anlaşılıyor ki; Çivi yazısı kullanan Hurriler Akad, 3. Ur ve Eski Babil içerisinde dillerini koruyarak varlıklarını devam ettirmişler, siyasi dengeler değişince beyliklerden oluşan siyasi birimler bir tür Federasyon ile bir araya gelmişlerdir. Eski Hitit döneminin kurucu kralı 1. Hattuşi Hurrilerin güçlenerek Hitit topraklarına akınlar düzenlediğini kaydetmiştir. Ardılı 1. Murşili de Kuzey Suriye'de Hurri Kralından söz etmektedir. İlerleyen dönemlerde Hurrice ismi taşıyan kralların Hitit hükümdarı olduğunu ve Hitit inancında Hurri izlerine rastlıyoruz. Bu veriler Hurrilerin ne denli etkili bir kültür ve medeniyet unsuru meydana getirdiğini anlmamıza yardımcı oluyor.
Hurriler MÖ 2 Binlerden itibaren varlığından söz edilen, MÖ 1650'lerde ise Hititler için tehdit oluşturabilecek bir güç haline gelmiştir. MÖ 1500'lerden itibaren ise Mitanni adıyla karşımıza çıkacaktır. Bu tarihten itibaren Hurriler ve Mitannilerin kültürel ve siyasi dokusuyal ilgili oldukça önemli bilgilere ulaşabiliyoruz. Mitanni federasyonuna bağlı bir kent olan Alalah'ta gün yüzüne çıkartılan Kral İdrimi heykelinin üzerine yazılan Akadca metinde İdrimi'nin kral olma serüveni anlatılırken Mitanni kralının Parrattarna, başkentinin Vaşşukkani (Nusaybin) olduğunu, diğer beylik ve krallıkların Mitanni Federasyonuna bağlı ancak yarı bağımsız hareket edebildiğini görüyoruz. Öyleki bu yerel krallıklar düşmanlarıyla antlaşmalar imzalayabiliyor, siyasi geleceklerini belirleyebiliyorlardı. Bu siyasi atmosfer bize Federasyon ya da Vassallık sistemini tarif ediyor.
Mitanni dönemine dair elimizde bulunan en net verilerden biri Hitit - Mitanni savaşı neticesinde Mitannilerin Hitit Krallığının vassalı durumuna geldiğini ortaya koyar (MÖ 1370). Kral Şuppiluliuma komutasındaki Hitit ordusu Mitanni Kralı Şattivaza'yı mağlup eder kayda alınan antlaşmayla Mitanniler Hititlerin siyasi nüfuzu altına girer. Bu vaka Mitanni tarihi için bir kırılma noktası teşkil eder. Hitit Devletine vassal olmakla birlikte diğer taraftan Mısır Krallığı ile de ilişkiler geliştirilmeye çalışılmış, bu siyasi atmosfer neticesinde hem Hititler hem Mısırlılar Mitannilerin iç işlerine müdahil duruma gelmişlerdir. Mitannileri yok olmaya götüren süreç ise ihtilalle başlar.
Mitanni tahtının varisi Artaşumara, saltanat ailesinden olmayan biri tarafından öldürülür (Udhi). Udhi, saltanat ailesinden olan Tuşratta'yı tahakkümü altına alarak Mitanni tahtına oturtur. Ancak Tuşratta, Udhi'yi va taraftarlarını ortadan kaldırıp üzerindeki tahakkümden kurtulsa da taht kavgaları baş göstermiştir artık. Arkasına Mısır'ın desteğini alan Tuşratta'ya karşı Hitit Kralı tarafından desteklenen Artatama yönetimi ele geçirmeye çalışır ve ülkenin kuzey doğu bölgesini hakimiyeti altına alır. Siyasi düzeni bozulan Mitannilere ölümcül darbe yine Hititlerden gelir. Şuppiluliuma, Mitanni topraklarına akınlar düzenleyerek hakimiyeti altına alır ve kızıyla evlendirdiği Mitanni veliahtı Şattivaza'yı bölgeye yönetici olarak atar. Böylece Mitanni krallığı yıkılır, toprakları Hititler tarafından ele geçirilir.
Elimizdeki siyasi tarih kayıtları kronolojik bir Mitanni tarihi yazmamıza elvermeyebilir. Ancak Mitannilerin kökenleri konusunda oldukça zengin verilere sahibiz. Öncelikle şunu anlayabiliyoruz ki Mitanniler Hurrilerin devamı ve bir hükümdarlık makamının adı. Mitanni krallarının ünvanı Hurri Ordusunun Savaşçı Kralı şeklinde ifade edilmiş. Yani halkın adı Hurri, devlet ve hükümdarlık makamının namı Mitanni olarak kaydedilmiş. Elde ettiğimiz metinlerde de Mitannilerin küçük beyliklerden oluşan bir konfederasyon/beylik sistemi olduğunu görüyoruz. En can alıcı bilgiler ise Hurri toplumunun değer yargılarıyla ilgili. Zira kültürel veriler Hurrilerin kökeni ve ardında bıraktığı bakiyeleri analiz etmemiz için yeterli nitelikte.
Nuzi arşivindeki metinlerin bize anlattığı Hurri toplumu ve yönetim gelenekleri bize bazı ipuçları veriyor. Örneğin Kral ve ailesi yılın belli dönemlerinde farklı merkezlerde konaklamaktadır. Bu veri bize konar-göçer kültürün yaylak-kışlak geleneğini anımsatıyor. Ayrıca hukuki olarak evlat edinme sistemleri olduğunu görüyoruz. Bu veri çağın toplumlarında pek rastlanan bir unsur değil. Evlatlık sisteminin kurumsallaşması Göktürkler dönemindeki teammüllere bakıldığında yalnızca Türklere has bir unsur olarak göze çarpar. Ancak Türk Kültürüyle en yakın ilişkili toplumsal teamül eşi ölen kadınların ölen eşinin kardeşiyle evlenmesi ki; biz bu durumu Göktürkler döneminde elde ettiğimiz verilere çok benzetiyoruz. Türklerde kutsal kabul edilen ocak kültü, ocağın sönmemesi gerektiği tasavvuru ve ölen kadının miras hukukunun muhafazası için ölen eşinin bekar olan kardeşiyle evlendirilmesi diğer kültürlerde karşımıza çıkmayan spesifik bir unsur. Aynı şekilde Türk kültüründe kalınlık olarak anılan başlık parası geleneğini de Hurrilerin toplumsal hukuk sistemi içerisinde görüyoruz. Tarih öncesi çağlarda diğer milletlerde görmediğimiz unsurları, Göktürkler döneminde karşımıza çıkan kültürel unsurlarla benzerliklerini dikkate aldığımızda Türk kültürü ile yakın benzerliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Mezopotamya tarihinde yer etmiş ve kronolojik olarak birbirini takip eden Elam, Guti, Subir ve Hurri unsurlarında aynı veriler önümüze çıkıyor. Hint-Avrupalı ya da Semitik olmayan, kökeni bilinmeyen, kalabalık bir nüfus ve güçlü siyasi teammüllere sahip, dili ve toplumsal değerleriyle mevcutiyetini binlerce yıl korumuş bir toplum söz konusu. Elimizdeki verileri birleştirmeye çalıştığımızda ortaya çıkan tüm mantık boşluklarını Türk Tarihi ve Türk Kültürü ile ilgili unsurlar dolduruyor. Bu değer yargıları ışığında Hurrileri ve ardılı Mitannileri Türk Tarihinin bir evresi olarak çalışma konusu yapmak pek de cüretkar bir fikir olmayacaktır.
Hurriler (Mitanniler)
Hurriler MÖ 2 Binlerde bölgesel güç haline gelmiş olsalar da Hurri dilinin MÖ 3 Bin yılın son çeyreğine kadar gittiğini görebiliyoruz. Nippur'da bulunan Akad dönemine ait bir metinde Hurrice isimlere rastlıyoruz. Bu metinde Hurrice isimli iki kadının birbirine dokumalar gönderdiği nakledilir. Diğer Akad ve Hitit metinlerine baktığımızda da Hurrilerin Kuzey Suriye, Kuzey Irak, Kuzey Batı İran ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşadıklarını ve beyliklerden oluşan küçük siyasi birimler içerisinde varlıklarını devam ettirdiklerini görüyoruz.