Arkeoloji sürprizlerle dolu bir bilim. Her yeni araştırma, bir genel kabulü ortadan kaldırma veya insanlığın kökenine dair yeni bir genel kabul ortaya koyma potansiyeline sahip.
Son güncel araştırmalar, bize tüm kadınların ilk atası olarak Batı Afrika'da yaşamış bir kadına götürüyor. Bugün yeryüzünde yaşayan tüm kadınların, mtDNA'sının bu Afrikalı Havva'ya dayandığını, yani tüm kadınların ortak bir genetik annesinin olduğunu bilmek, kadim bilgileri doğrulayarak kutsal kitaplarda adı geçen Havva'nın mistik bir anlatı olmadığını gösteriyor.
Elbette Afrikalı Havva, yaşadığı dönemdeki tek kadın değildi. Ancak insanoğlu, popülasyonun hızla azaldığı, belki de soyunun tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir genetik darboğazdan geçerek, insanlığın soyunun bir erkek ve bir kadından türemesine yol açacak kadar tehlikeli bir evreden geçmiş görünüyor.
Araştırmaları yorumlayan bilim insanları, bu süreci anlamlandırmaya çalışırken bir kısım kanaatlere vardılar; söz konusu dönemde insan nüfusu belki de on binleri buluyordu. Ancak genetik darboğaz ile her biri üremeyi gerçekleştirebilen bir dişi olmayı başaramadı ve mitokondriyal devamlılığıkta bir kırılma meydana geldi.
Daha anlaşılır şekilde izah edecek olursak; birkaç bin kişilik bir nüfusa sahip hale gelen ilk insan kütlesinde, muhtemel olarak yalnızca aynı anneanne'nin kız torunları hayatta kaldı ya da orta anneanneye sahip bu kadınlar dışında üreme gerçekleşmedi. Benzeri bir durumun ilk erkek (Adem) için de gerçekleştiğini görüyoruz.
Bu varsayım bize, şu felsefi soruya yanıt aramak zorunda bırakıyor; insanı insan olarak tanımlamamızı sağlayan nedir?

İlk İnsan - Afrikalı Havva?
Son güncel araştırmalar, bize tüm kadınların ilk atası olarak Batı Afrika'da yaşamış bir kadına götürüyor.