İttihatçılar ülke idaresinin Padişahların beceri ve yetenekleriyle değil halkın belirleyeceği vekillerden oluşacak bir meclis ile yürütülmesinden yanaydı. Abdülhamit ise giderek artan baskılar nedeniyle feshettiği meclisi yeniden kurmak mecburiyetinde kaldı. Bu atmosferde yeniden kurulacak meclis ile ilan edilen 2. Meşrutiyet 23 Temmuz 1908'de hayata geçirildi.
2. Meşrutiyet'in ilanı ile birlikte 23 Temmuz 1908'de ilk seçimler yapıldı. Vilayet ve Sancaklar üzerinden yapılan seçimlerde muhtelif fırkalar adaylar çıkartarak seçime katıldılar. Bu fırkalar; İttihat ve Terakki, Ahrar Fırkası, Rum, Bulgar ve Ermeni fırkaları olmuştur. Rumlar genel olarak Anadolu'da belli bölgelerde yaşıyor olmaları dolayısıyla amaçladıkları mebus sayısına ulaşmışlardır. Ancak Ermeniler Anadolu'nun geneline yayılmış olduklarından yeterli aday çıkartabilmek için İttihatçılarla birlikte hareket etmey yoluna gitmiştir. Seçimin bir diğer güçlü fırkası da Ahrar'dır. Prens Sebahattin'in liderliğindeki Adem-i Merkeziyetçiliği benimseyenler Ahrar Fırkası ile siyasete atılmış, İttihatçıların Ermenilerle ittifak yapması üzerine Ahrar'da Rumlarla ittifak yoluna gitmişlerdir. Nihayetinde seçim sonuçları ezici çoğunlukla İttihatçıların lehine sonuçlandı. İttihatçılar Ankara dışında tüm bölgelerde kazanmışlardı. Ahrar yalnızca Ankara'dan bir vekil çıkarabilmiştir. Ancak ilerleyen yıllarda mebuslar İttihaçılardan ayrılacak, İttihat ve Terakki Fırkası zaman içerisinde meclisteki çoğunluğunu kaybedecektir.
2. Meşrutiyet'in ilk meclisi 17 Aralık 1908'de büyük törenlerle açıldı. Meclis ezici çoğunlukla İttihatçıların idaresindeydi. Ancak kurulan hükümetler İttihatçıların kontrolünde değildi. Diğer taraftan İttihatçılar'a karşı da bir muhalif cephe oluşmuştu. Bu cephe 31 Mart Vakasıyla (13 Nisan 1909) kendisini göstermişti. İttihatçıları iktidardan uzaklaştırmak isteyen bu isyan hareketi meclisi basarak Hüseyin Hilmi Paşa hükümetini yıktılar. İttihatçıların Makedonya'dan getirttiği kuvvetlerle müdahalesi ile isyan bastırıldı. Bu hareket İttihatçılara karşı yürütülen bir hareket olmuştu ama başarısızlığa uğraması İttihatçıların elini güçlendirdi. 2. Abdülhamit'i tahttan indirip yerine 5. Mehmet'i (Sultan Reşat) tahta geçirdiler. Sonrasında 21 Ağustos 1909'da Kanun-i Esasi'de yapılan değişiklikle İttihatçılar pek çok siyasi hedeflerine de ulaşmış oldular.
31 Mart Sonrası yeniden şekillenen meclis İttihatçıların dışında Ahali Fırkası, Mutedil Hurriyet Perveran Fırkası, Rum, Ermeni ve Arnavut gruplarından oluşuyordu. Bu gruplar 21 Kasım 1911'de birleşerek Hurriyet ve İtilaf Fırkası adını aldılar. 11 Aralık seçimlerinde Rum ve Ermeni kitlelerin de desteğini alarak bir oy farkla kazanan Muhalif Cephe, İttihatçılar için tehdit oluşturunca İttihatçı gruplar Sadrazam Halim Paşa'nın desteğiyle meclisin feshedilmesini sağlamış ve 1912'de erken seçime gidilmiştir.
1912 seçimleri İttihatçıların açık farkla kazanmasıyla sonuçlandı. 284 mebusluk mecliste muhalifler sadece 15 mebus çıkartabilmişlerdi. Seçim sonucunda Sait Paşa Hükümeti kuruldu. Ancak muhalif cephe yine güçlenecek, İttihatçılar mebus çoğunluğuna rağmen iktidarda ümit ettiği etkiyi kuramayacaktır. Sait Paşa, mecliste yaşanan bir tartışmadan sonra istifa edince yerine Gazi Ahmet Muhtar Paşa geçti. Bu değişiklikten sonra kabine muhaliflerin güçlü olduğu bir yapıya büründü. Ortaya çıkan muhalif hareketin adı bu kez Halaskar Zabitan'dır.
Halaksar Zabitan hareketi önce Gazi Ahmet Muhtar Paşa ile hükümette söz sahibi olmuş, ardından Meclis-i Mebusan Başkanı ve Başkatibine tehdit mektupları göndererek sindirmeye teşebbüs etmiştir. İttihatçıların meclisteki çoğunluğunu ortadan kaldırmak isteyen Zabitan hareketi, önce mecliste ateşli tartışmalara yol açmış ardından hükümet anlaşmazlığı gereçkesiyle meclisin feshedilmesi için kulislere girmiştir. Bu çabaları neticesinde Sadrazam Muhtar Paşa, Meclis-i Ayanın desteğiyle meclisi feshetmiş yeniden seçim yoluna gidilmiştir (6 Ağustos 1912)
Yeni meclisin kurulması ancak 1914'de mümkün olabildi. Seçimler sonrası yeni meclis 14 Mayıs 1914'de açıldı. Balkan savaşlarının patlak vermesiyle Gazi Ahmet Muhtar Paşa, görevini Kamil Paşa'ya devretti. 1914 seçimlerine İttihatçılar tek başına girmiştir. Dolayısıyla tüm mebuslar İttihatçılardan oluşmaktadır. Diğer taraftan başlamış olan 1. Dünya Savaşı tüm dengeleri değiştirecektir. Siyasi çekişmeler sona ermişse de Osmanlı Devleti'nin yıkılışına giden süreç başlamıştır.
Dış Politika
Osmanlı, iç meseleleriyle uğraşırdan batıda dengeler değişmekteydi. Avusturya-Macaristan Bosna-Hersek'i ilhak etmiş, Bulgaristan tam bağımsızlığını ilan etmiş, Yunanistan Girit'i ilhaka teşebbüs etmişti. Osmanlı, Girit'in ilhakı hariç Bosna-Hersek'in ilhakını ve Bulgaristan'ın bağımsızlığını kabul etmek durumunda kalmıştır.
Osmanlı Devleti, zaten kaybetmiş olduğu toprakları yeniden kazanmak için bir girişimde bulunmamış, savaşmayı göze alamamıştı. Bunun üzerine İtalya da Trablusgarp'ı hedef aldı. Mısır İngilizlerin, Tunus Fransızların kontrolü altındaydı. Trablusgarp ile bir kara bağlantısı olmadığı gibi deniz üzerinden ulaşımda İtalya tarafından engelleniyordu. Buna rağmen Mustafa Kemal ve Kuşbuşarı Eşref gibi pek çok isim Trablusgarptaki direnişe öncülük ediyor, tasavvufi bir hareket olan Sunusi'ler İtalyanlara karşı fevkalade bir direniş sergiliyorlardı. İtalya tüm çabalarına rağmen Trablusgarp'ta kontrolü ele alamadı. Ancak patlak veren 1. Balkan Savaşı tüm dengeleri değiştirdi. 15 Ekim 1912'de imzalanan Uşi Antlaşması ile Trablusgarp İtalya'ya bırakıldı.
Balkan Savaşları
Trablusgarp savaşında yorgun düşen Osmanlı Devleti, Balkanlarda ki hakimiyetini koruyabilecek durumda değildi. Bu durumdan istifade etmek isteyen Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ ittifak kurarak Osmanlı'ya karşı harekete geçti. İlk saldırı 1912'de Karadağ Krallığından geldi. Balkan kuvvetleri karşısında muvaffak olamayan Osmanlı Çatalca'ya kadar çekilmek durumunda kaldı. Bu durumdan istifade eden Sırbistan ve Karadağ Makedonya'yı işgal ettiler. Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti ve Yunanistan Gökçeada ve Bozcaada dışındaki ege adalarını işgal etti.
1. Balkan Savaşlarının neticesinde Ege'de ki Osmanlı hakimiyeti sona erdiği gibi Midye-Enez hattının batısı tümüyle kaybedildi. Ancak Osmanlı aleyhine hareket eden ülkeler bu kez kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Bu mücadeleden en karlı çıkan Bulgarlar olmuştu. Diğer devletler bu durumdan hoşnut değillerdi. Yunanistan, Karadağ, Sırbistan ve 1. Balkan Savaşına katılmayan Romanya birleşerek Bulgaristan'a karşı savaş açtılar. Cepleren daha sonra yeniden şekillendi ve Bulgaristan Romanya ile, Yunanistan ise Sırbistan ile savaştılar. Bu kez savaşlardan karlı çıkan Osmanlı olmuştur. Edirne ve Kırklareli geri alınmıştır.