Her ne kadar duraklama ya da buhran dönemi olarak düşünülse de bu dönemde Osmanlı Devleti topraklarını genişletmeye devam etmiştir. Ancak sosyal, siyasi ve iktisadi alanda pek çok zorluğun ortaya çıktı ve çözülemediği açıktır.
Osmanlı'ya en parlak yıllarını yaşatan Kanuni Sultan Süleyman 'ın ardından tahta geçen 2. Selim (Sarı Selim), Haçlılara karşı giriştiği İnebahtı Deniz Savaşı'nı kaybedince (1571) dengelerin Osmanlı aleyhine değişmeye başladığı anlaşıldı. İnebahtı'da mağlubiyete rağmen Sokullu Mehmed Paşa'nın gayretleriyle Kıbrıs fethedilmişti. Hatta Tunus (1574) ve Fas (1578) Osmanlı topraklarına katılmış, 12 yıl süren Osmanlı-Safevi mücadeleleri sonunda sınırlar Hazar Denizi'ne kadar genişlemişti. Ancak devlet büyümeye devam etse de sorunların varlığı da büyümeye devam ediyordu.
İç sorunların yanında 17. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkan tehditler içeride yaşanan sorunları körükledi. Kuzeyde Kossaklar (Ukrayna) Osmanlı hudutlarından içeri girerek yağmalar yapıyor ve karşı konulamıyordu. Balkanlar ve Kafkasya'da ise Ruslar ile 3 asır sürecek çarpışmalar başlamıştı. Diğer taraftan Avusturya ile Zitvatorok Antlaşması yapılmış olsa da 1593-1606 yılları arasında gerçekleşen savaşlar Osmanlı için yıpratıcı olmuştur. Osmanlı buhran dönemini yaşarken Avrupa'da mezhep çatışmalarından kaynaklanan savaşlar yaşanıyordu. Tarihe Otuz Yıl Savaşları olarak geçen mücadeleler 1648'de yapılan Vestfalya Antlaşması ile sona erdi. Avrupa'da sona eren mezhep çatışmaları da dengeleri Osmanlı aleyhine değiştirmiş oldu.
Kuzeyde Ruslar, batıda Avusturya, doğuda Safeviler, güneyde Venedik ve Cenevizlilerle mücadeleler Osmanlı'nın otoritesini zayıflatmış, içeride ise önce Celali İsyanları baş göstermiş (1606-1609), Kuyucu Murat Paşa isyanları bastırmaya muvaffak olsa da ilerleyen yıllar boyunca etkilerini devam ettirmişti. Diğer taraftan Yeniçerilerin itaatsizlikleri buhranı körükleyen önemli bir iç mesele olmuştur. Giderek artan yeniçeri sorunu neticesinde 2. Osman tahttan indirilerek katledilmiş, 4. Murat döneminde alınan sert tedbirlerle bastırılmış olsa da 4. Murat'ın ölümü sonrasında etkisini devam ettirerek önü alınamaz hale gelmiştirDini taassup ekseninde ortaya çıkan Kadızadeliler hareketi de önemli bir tehdit halini almış, 4. Mehmet döneminde Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olmasıyla birlikte bu hareket bastırılmıştır.
Osmanlı, içeride yaşanan sorunlar nedeniyle zayıflayan otoritesini savaşlarla pekiştirme yoluna gitti. 1662'de Erdel (Romanya), 1663'de Uyvar (Slovakya), 1669'da Girit fethedildi. Ancak 24 yıl süren Girit seferi Osmanlı için oldukça yıpratıcı olmuş, ordunun ve donanmanın da Avrupa'da ki teknolojinin gerisinde kaldığı gün yüzüne çıkmıştı. Yine de art arda gerçekleşen fetihler, kurtuluş için kutlu bir zafer için cesaret vericiydi. Sadrazam Kara Mustafa Paşa Viyana'yı ele geçirmek ve Avrupa'da ki tehdidi bertaraf etmek için Avusturya üzerine sefere çıktı (1683). Tarihe 2. Viyana Kuşatması olarak geçen bu mücadele çok ağır bir mağlubiyetle neticelendi. Bu ağır mağlubiyet Avrupa için cesaret verici, Osmanlı için art arda gelecek mağlubiyetlerin başlangıcı oldu.
Avusturya, Lehistan ve Venedik kurdukları Kutsal İttifak ile Osmanlı'ya karşı 16 yıl sürecek mücadelelere giriştiler. 1697'de Zenta bozgunu ile Osmanıl'nın Avrupa içlerindeki mukavemeti kırıldı; 1699'da imzalanan Karlofça Antlaşması ile mağlubiyetleri kabul etmek zorunda kaldı. Balkanlar ve Ukrayna'da önemli toprak kayıplarının yanında Macaristan tümüyle kaybedildi. Ayrıca çok ciddi ticari tavizler verildi. 17. Yüzyılın son deminde Osmanlı için muhteşem çağ sona ermiş, Avrupa için Osmanlı mücadele edilebilir bir düşman halini almıştır. Ancak çok daha önemli bir netice olarak; Osmanlı artık sorunlarının iç dinamiklerle çözüleceğine dair öz güvenini yitirecek, batıya rakip değil entegre olmayı ve gerekirse yardım almayı düşünmeye başlayacaktır.
Duraklama Dönemi
Duraklama Dönemi 17. yüzyılın başında başlayıp yine 17. yüzyılın sonuna kadar devam ettiği düşünülen buhranlı yıllardır. Kesin bir tarih belirtemeyiz, zira kimi yorumlara göre Sokullu Mehmed Paşa'nın vefatı ile başladığı düşüncesindedir. Ancak şu veya bu şekilde; 17. yüzyıl, Osmanlı Devleti için buhranlı bir dönem olmuştur.