Hititlerin tarihinin başlangıcı MÖ 1650'lerde Hattuşaş (Çorum - Boğazkale) bölgesinde başlar. Dönemin Hatti hükümdarı Labarna'nın eşi kraliçenin (Tavananna) erkek kardeşinin oğlu olan Hattuşili, henüz prens olduğu yıllarda Hattuşaş'ı kalkındırmak ve güvenliğini sağlamak amacıyla bir takım çalışmalara girişti ve zamanı gelince tahta çıkarak Hitit Krallığının kurucusu oldu.
Eski Krallık
Bu dönemde anadolu'da ki ticaret yollarının güvensizliği nedeniyle Asurlu tüccarlar bölgeden çekilmişti. Tunç ihtiyacının karşılanabilmesi için bölgeye Mezopotamya'dan gelen kalay madeninin eksikliği Anadolu için önemli bir sorun halini aldı. Hattuşili, krallığını güçlendirmek için ticaret yollarını güvence altına almak zorundaydı. Bu amaçla bir dizi sefere çıktı. Önce Kilikya'yı ele geçirip Anadolu'nun Doğu Akdeniz kıyılarını kontrol altına aldı ve Mersin'de kaleler inşa etti. Ardından Halep Krallığına bağlı Alalah'ı ele geçirerek hakimiyet alanını Hatay-Amik ovası civarına kadar genişletti. Esas hedefi olan Halep'e saldırsa da başarılı olamayıp geri döndü ve batıda bulunan Arzava'ya (İç ege) ilerledi. Anlaşılacağı üzere bu fetihlerin amacı ticaret yollarının hakimiyeti ve güvenliğini sağlamaktı. Hattuşili'nin ilerleyişi Hurri saldırılarıyla sekteye uğradı. Hurrilerin amansız ilerleyişi başkente kadar ulaşmıştı. Öyle ki başkent dışındaki tüm Hitit toprakları ele geçirilmişti. Hattuşili, Arzava'dan dönüp Hurri saldırılarını püskürttü ve Fırat Nehrine kadar ilerledi. Hedeflediği üzere ticaret yollarının güvenliğini almak için Halep krallığına bağlı olan Urşu ve Haşşu kentlerini ele geçirdi. Ardından Hurri krallığına bağlı olan Hahhu'yu da ele geçirerek Kuzey Suriye hattındaki varlığını güçlendirdi.
Hattuşilinin fetihleri Hititlerin siyasi nüfuzunun güçlenmesini sağladığı gibi Hitit kültürünü de etkileşime açtı. Haşşu'nun fethinden sonra kentin koruyucu tanrısı olan Fırtına Tanrısı Heykeli'ni başkentine götürüp kenti koruyucusuz bırakmayı amaçlamıştı. Ancak bu güçlü kült Hitit dini inanışını etkiledi. Diğer taraftan Hititlerde ilk yazılı belgeler bu etikleşimler neticesinde ortaya çıktı. Hattuşili, amaçladığı üzere ticaret yollarının Kuzey Suriye'deki uzantısını tümüyle ele geçiremedi ancak yerine geçen varisi Murşili, Eski Krallık döneminin en güçlü dönemini yaşattı.
1. Murşili döneminde elde edilen başarıları siyasi hamlelerle devam ettirdi. Hititler güney-doğu komşuları olan Halep ve Hurri krallıkları ile rekabet halindeydiler. Onlar da güney-doğu komşuları olan Hana Krallığı ile rekabet halindeydiler. Murşili, Hana Krallığı ile ittifak yaparak hem olası Hurri saldırılarının önüne geçmiş hem de Halep Krallığının fethi için önemli bir avantaj elde etmişti. Nihayet 1595'de Halep'i ele geçirmeyi başardı ve ardından Babille doğru ilerledi. Ancak Hurriler tekrar saldırınca başkente dönmek zorunda kaldı. Murşili'nin başarılı geçen siyasi dönemi bir süikastla sona erdi. Eniştesi tarafından öldürülünce Hitit Krallığı da neredeyse bir asır sürecek bir karışılkıl dönemine girdi.
Süikastin ardından taht el değiştirdi ve sırasıyla Hantili-Zidanza-Ammura-Huzziya isimli hükümdarlar tarafından yönetildi. Murşili döneminde elde edilen kazanımlar kaybedilerek Hurri saldırılarına karşı koyulamadı. Nihayet 1500'de Telipinu, kendisinden önceki hükümdar Huzziya'yı ve soyundan gelen tüm varisleri öldürüp tahta geçti. Taht varisliğindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve ihtilallerin önüne geçmek için bir takım kurallar ortaya koydu. Telippu tarafından belirlenen kurallar Hitit İmparatorluğunun sonuna dek uygulandı.
Telipinu (-1500) tahta geçtikten sonra Krallığı yeniden ayağa kaldırmak için Kuzey Suriye'ye doğru harekete geçti. Hurri akınlarını yavaşlatsada başarılarının devamı gelmedi. Kendisinden sonra gelen hükümdarlar Tahurvaili-Alluvanna-2.Hanzili-2.Zidanza-2.Huzziya-1.Mutavali döneminde Hurri baskılarına karşı koyulamadı ve krallık giderek zayıfladı.
Orta Krallık Dönemi
Hattuşili'den Mutavalli'ye kadar geçen dönem Eski Krallık, MÖ 1500-1343 yılları arasındaki döneme ise orta krallık dönemi olarak anılır. Bu döneme damgasını vuran tarihi vaka ise Mısır'ın mezopotamyaya ilerlemesi olmuştur. 1440'da 3. Tutmosis Halep'i ele geçirip Mısır'ın mezopotamyaya genişlemesini sağlamıştır. Halep'te ki Mısır hakimiyeti çok uzun sürmedi. Tutmosis'in 1436'da vefatı ile Halep başkaldırarak yeniden bağımsızlığını kazanmayı denedi. Bu karmaşık dönemde tahta çıkan 1. Tuthaliya Mısır'a karşı ayaklanan Halep'i ele geçirdi. Bu dönemde Hurri saltanatını ele geçiren Mitanniler bölgenin yeni gücü durumundaydılar. Tuthaliya, Halep'ten sonra Mitanniler üzerine yürüyerek büyük bir başarı daha elde etti. Hattuşili'nin hayali olan ticaret yollarının güvenliği bu başarıyla sağlanmış oldu. Ancak elde edilen başarıların devamı getirilemedi.
Tuthaliya'nın ölümü sonrasında ardılları kazanılan bölgeleri elde tutamadılar. İstikrarsızlık nedeniyle Hititlerin vassalı olan Kizzuvatna Krallığı bağımsızlığını ilan etti. Luvi ve Hurrilerden oluşan din merkezli bir devlet olan Kizzuvatna, ülkenin Doğu hattını teşkil ediyordu. Kizzuvatna'nın Hitit hakimiyetinden çıkmasıyla Hititlerin Kuzey Suriye bağlantısı ve ticaret yollarının hakimiyeti ortadan kalkmış oldu.Kuzeyde Kaşkalar başkente kadar ilerleyip şehri kuşattılar. Doğuda İşuva hakimiyet alanını Hitit toprakları içerisinde genişlettiler. Batıda ve güneyde Arzava Kilikyaya doğru ilerlediler. Hititler tarihlerinin en zayıf ve zorlu dönemini yaşadılar.
İmparatorluk Çağı
1. Şuppiluliuma döneminden itibaren Hitit tarihi imparatorluk dönemi olarak anılır. 3. Tuthaliya'nın oğlu olarak tahta çıkan imparator (1343), kuzeyde Kaşga, kuzeydoğuda Togarama ve İşuva karşısında başarılı olarak sınırlarının emniyetini sağladı. Ardından Hurriler üzerine ilerleyerek Mitanni başkentini kuşatma altına aldı. Fırat'ın batısını ve Halep'i ele geçirdi. Artık hedefi Babil olan Şuppiluliuma bunu başarmak için kralın kızıyla evlendi. Tüm bu gelişmeler üzerine Mısır'a ağlı olan Kadeş Kralı'nın saldırısı üzerine Şam'a kadar ilerleyip Kadeş ordusunu mağlup etti. Bu dönemde Mittaniler siyasi açıdan yıkılış dönemine girdiler. Mitanni tehdidinin ortadan kalkması Hititlerin güçlenebilmesini sağlayan önemli bir siyasi atmosfer ortaya çıkartmış oldu. Mitannilerin İşuva'ya saldırması üzerine altı yıl süren uzun bir mücadele sonrasında Mitanni devleti tümüyle vasalı haline getirdi. Böylece Kuzey Suriye tümüyle Hitit egemenliği altına girmiş oldu.
Bu dönemde Hitit-Mısır ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı. Mısır Kraliçesi ölen firavunun varisi olmadığından Şuppiluliuma'dan tahta geçecek bir eş istedi. Bir Hitit prensinin Mısır Kralı olması şüphesiz beklenmedik ve büyük bir fırsattı. Meselenin halli için önce Mısır'a bir heyet ulaştırdı, ardından oğlu Zannanza'yı Mısır'a gönderdi. Ancak Zannnanza, Mısırlı muhalifler tarafından öldürülünce Hititler ile Mısır arasında savaş kaçınılmaz hale geldi. Mısır egemenliğinde olan Suriye toprakları Hititler tarafından işgal edildi. Ancak bölgede ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık hem bölgenin hakimiyetini engelledi hem de hastalığın Anadolu'ya kadar ulaşmasına yol açtı. Öyle ki; Kral bile bu salgın hastalık neticesinde hayatını kaybetti (MÖ 1334). Kendisinden sonra tahta çıkan 2. Arnuvanna'da aynı salgın hastalık nedeniyle kısa süre sonra öldü.
2. Murşili, Şuppiluliuma'nın en küçük oğlu olarak tahta geçtiğinde Hititlerin güney sınırları güvence altındaydı. Ancak kuzeybatıda istikrar sağlanamamıştı. Murşili, yaptığı seferle önce Milavanna'yı ele geçirdi, ardından Arzava'yı mağlup edip bölgedeki yönetimi üçe ayırdı. Bölgedeki kralları Hitit prensesleriyle evlenme zorunluluğu getirerek akrabalık bağı kurdu. Ardından Mira-Hapalla-Şeha kentleri Hititlere bağlandı. Bir diğer tehdit ise kuzeyde Kaşgalardı. Tümüyle mağlup edip bertaraf edemesede kuzey hattı boyunca inşa ettiği kalelerle Kaşgaların Hitit şehirlerini istila etmelerinin önüne geçmeyi başardı. Sını güvenliğii sağladıktan sonra orta krallık dönemindeki karanlık günlere yol açan Tavanna'nın tartışılmaz gücünü kısıtlama yoluna gitti. Tavanna kralın karısı olarak yüksek yetkilerle devletin idaresinde söz sahibi durumdaydı. Ancak bu makam ömür boyu devam ediyordu. Kralın değişmesi durumunda Tavanna değişmiyor, kimi durumda ise kralın üvey annesi siyasette söz sahibi oluyordu. Murşili, Tavannanın yetkilerini önemli ölçüde kısıtlayarak devletin idaresinde keşmekeşe yol açmasına engel olmayı başardı. Şuppiluliuma döneminde elde edilen kazanımlar Murşili döneminde de korunarak imparatorluğun temelleri sağlamlaştırıldı. Öldüğünde arkasında vasallıklarla çevrili güçlü bir devlet bırakmıştır.
2. Muvatalli, babası Murşili'den sonra tahta geçti ve ilk faaliyeti başkenti Hattuşaş'tan Tarhuntaşşa'ya taşımak oldu. Bu değişimin dini, ticari ve siyasi pek çok faktörün bir araya gelmesi neticesinde ortaya çıktığını görüyoruz. Eski başkentin idaresini ise saltanat ailesinden birine bırakarak yeni başkentindeki tahtına oturdu. Ancak bu durum Hitit devletinin ikiye bölünmesine, Yukarı ve Aşağı Ülke şeklinde güç bölünmesine yol açacaktır. Artık kaçınılmaz hale gelen Mısır-Hitit savaşı Muvatalli döneminde ortaya çıktı. 2. Ramses döneminde güçlenen Mısır, Kuzey Suriye'nin hakimiyeti için Hititler üzerine sefere çıktı. Tarihe Kadeş Savaşı olarak geçen bu mücadele MÖ 1286'da Asi Irmağı yakınlarında yaşandı. İki gün boyunca süren kanlı savaşın ardından galip gelen Hititler için ayrıca bir kazanım söz konusu olmadı. Bilakis, bu durumdan istifade eden Asur, Mitanni topraklarını ele geçirdi. 2. Muvatalli MÖ 1285'de öldüğünde İmparatorluk çağı boyunca elde edilen kazanımları korumayı başarmış bir hükümdar olarak tarihe geçmiştir.
3. Murşili, tahta geçtiğinde ilk işi babası Muvatalli'nin ikiye ayırdığı ülkesini birleştirmeye çalışmak oldu. Başkenti yeniden Hattuşa'ya taşıyarak amcası 3. Hattuşili ile mücadeleye girişti. Bu mücadeleyi kaybeden Murşili Mısır'a kaçmak zorunda kaldı.
3. Hattuşili, 2. Muvatalli'nin kardeşi olarak yeniden tahta çıktı. Karısı Hurrili bir rahibin kızı olan Puduhepa'ydı. Hattuşili döneminde Hurri dini ve kültürünün Hititler üzerinde yaygınlaştığını görebiliyoruz. Hattuşili döneminde Mısır ile sulh yapılmış, tarihi Kadeş Antlaşması ortaya çıkmış, başkent yeniden Hattuşa'ya taşınmış ve şehir yeniden imar edilmiş, sınırlardaki vasallıklar itaat altına alınmıştı. Ancak tehdit bu kez Asur'dan geldi. Asur ordusu Fırat'a kadar ilerleyerek bölgeyi kontrolü altına aldı. İlerleyen yıllarda İşuva (Malatya) yakınlarına kadar ilerleyerek buradaki bakır madenini ele geçirdi. Bu dönemde Hattuşili vefat etti ve ardında Asurlar tarafından işgal edilmiş bir devlet bırakabildi.
4. Tuthaliya, Hattuşili'nin oğlu olarak tahta çıktı. Hitit İmparatorluğu fiilen ikiye bölünmüş durumdaydı. Hattuşa kralı olan Tuthaliya, Tarhuntaşşa Kralı olan kuzeni Kurunta ile sulh yoluna gitti. Ancak başarılı olamayan bu sulh denemeleri Tarhuntaşşa Kralının gücünü ve nüfuzunu arttırmış oldu. Buna rağmen Tuthaliya, Hitit tarihinde bir ilki gerçekleştirerek tanrılığını ilan etti. Hattuşa'yı devasa surlarla çevreleyerek başkenti güvence altına aldı. Akabinde Suriye'deki vasallarında desteğiyle bakır kaynağı olan Kıbrıs'ı ele geçirdi. Ancak atılan önemli adımlara rağmen Hititler ortaya çıkan karışıklıkların üstesinden gelemedi. Ülke yıkılma sürecine girdi.
Tuthaliya'nın ardından gelenler ortaya çıkan karışıklıklarla mücadele etmekte yeterli olamadılar. Mısır'dan tahıl ithal etmek zorunda kaldılar, Suriyeli vasallar yükümlülüklerini yerine getirmeyeye başladı, kuzey ve batıdaki düşmanlar yeniden saldırılara giriştiler. Tuthaliya'dan sonra 3. Arnuvanda kısa süreliğine tahta çıkmıştı. Ardılı son Hitit İmparatoru 2. Şuppiluliuma Suriyeyi denetim altına alıp Kıbrıs'ta zaferler kazandı. Anca kimliği bilinmeyen Mısır'dan gelen göç dalgalarıyla Anadolu'yu istila eden işgalciler Asurdan bile daha büyük bir tehdit haline geldiler. Hititlerin ticaret yollarını, maden kaynaklarını ele geçiren istilacılar Hitit kentlerini yerlebir edip imparatorluğu hazin bir sona sürüklediler. Zaman içerisinde halk Hitit Krallarının gücüne inancını yitirdi ve İmparatorluk teamülleri tümüyle ortadan kalktı.